Kask Günlüğü Moto Blog

Eylül ayının son günleri… Kuzulimanı’nda kamp ateşleri yanıyor, egzoz sesleri adanın sessizliğini ritme dönüştürüyor. Gökçeada Motofest, bu yıl 5. kez motosiklet tutkunlarını doğayla, müzikle ve yolla buluşturuyor. Türkiye’nin en batı noktasında, rüzgarın ve özgürlüğün hüküm sürdüğü bu ada, festivalin ruhuna birebir uyum sağlıyor.

Şehirden uzaklaşmak, rüzgarla bütünleşmek ve her virajda biraz daha kendine yaklaşmak isteyenler için, hem görsel hem de sürüş deneyimi açısından tatmin edici rota önerileri.

Bu rotada en az bir kez motoru durdurup sadece nefes alın. Rüzgârın, ormanın ve uzaklardan gelen motor seslerinin oluşturduğu o eşsiz senfoniyi dinleyin. Bazen yolun en değerli anı, hareket etmediğiniz andır.

Anahtarı çevirdiğinizde motorun sesi, gazı hafifçe açtığınızda hissedilen titreşim ve rüzgârın ilk teması… Bunlar, günlük hayatın koşuşturmacasında unuttuğumuz bir şeyi hatırlatıyor: yaşadığımızı.

Gaz kolunu çevirdiğinde, sadece tekerlekler değil, düşünceler de dönmeye başlar. Asfaltın üstünde ilerlerken, zihninin içindeki labirentten çıkış yolunu bulursun.

Tozu toprağı yararak gittiğin o yollar, aslında içindeki karmaşayı da geride bırakır. Motosiklet sürmek sadece bir ulaşım biçimi değil, modern çağın en dürüst meditasyonudur.

Hızlanmayı çok seviyoruz, değil mi? Virajlara girerken kalp atışını hissetmek, motorun sesiyle dans etmek… Ama bir de durduğun anlar vardır ki, işte motosikletin gerçek ruhu orada başlar.

Bir kask taktığında yalnızca başını değil, dünyayla kurduğun tüm ilişkiyi değiştirirsin. Motosiklet, beş duyuya aynı anda temas eden nadir deneyimlerden biridir.

Motosiklet sürmek, kalabalıkların ortasında bile sessizlikle tanışmak gibidir. Kulaklık yok, muhabbet yok. Sadece motorun sesi ve rüzgarın fısıltısı

Motosiklet sürmek; hız, özgürlük ve asfalt değildir sadece. Bazen bir kaçış, bazen bir yüzleşmedir. İşte bu yüzden gaz kolundan önce ruhunla bağlantı kurmalısın